NE ZAMAN BiR KADIN KiLiM DOKUSA / BEN SENi ARAMAYA ÇIKARIM
Akşamın Kanayan Sözü
gel ha gayri... meşe selim mor bulutum serçe masumu gözlüm
bu bir kaval kanaması zamanın sinesinden sağılır gelir
bir keder bahçesidir... her gönüle uç verir de açar bir zaman
bir masal bohçasıdır
bu yürek yürek değil
ıssızda bir kuyunun delik kovasıdır
beri gel allı turnam... türkü gülüşler taşısın gözlerin
kendinde bul beni... sana gel... bana git
bu sevdasına yitik karıncanın öyküsüdür
akıp gider de allı telli bu kıraçta
koyunların kukusudur... bulutların kokusudur...
sabahın kokusudur...
akşamın teri
gecenin elleridir akıp gider de hayat... dokunur taşa
dokunur ıslığa... onu kavislendirir...
kayaya gül oyan sevdadır...
ve biz geliriz...
bir kahır... bir acı bir hay bir huy
yağma sofrası bir ömrün haritasında
tutsak geldiğini bilemeden sevdik de yaşamayı...
sevdik teneke barakaları...
kerpiç damları...
yağmurda akan evlerde seviştik gece karanlıktı
anlamadık... çözemedik...
doğuştan hasretli bir suydu işte hayat
ve öldük geride türküler bırakan karasevdalarda yana yana
bir gün belki de bozkırdan kalkan
bir toz hortumu olur da düşlerimiz
savruluruz günahlarımız suçluluk duygularımızla
bir gün belki
adamı eşkıya düşüren sevdanın türküsünü
bir çocuk gelir de söyler yıkılmış evlerimizden kalan
son taşın üzerine oturarak
beri gel... belki zaman da hiçtir
her neyse yaşamın anlamı...
onun en güzel andacı olsun ki aşkım sana
bütün ciddi adamlar sultanlar öfkeler
bar bar bağırmalar... başını taşlara vurmalar da yok olacak
biz varız şimdi... gel de gör senim işte
yokluğun... ömrümün gecesidir
dağlar da ağlar... aslında uzun havalar yankılanır ya
ahını zaptedemeyenin çığlığı kesilir taş olur doruklarında
dağlar da ağlar bulutlar öperken saçlarını...
gün her batışında kanatırken yüreğini
taşlar da gülümser... o en eski usta aşkı nakşederken bağrına
güler taş... hüzünden bakışlarında eğirerek sevdayı
ne zaman bir kadın kilim dokusa
sen beni aramaya çıkarsın yüreğinin gergefinde gül sağnar
gel... artık gel
sensizlikte dağlar da ağlar
yıkılmış surların altında kaç ömür rüzgara dönüştü
dağların ardında kaç sevda bulut olup yağdı çöle
ferhadın yüreği sebil
külüngü söz oldu... bütün dinler kovdu onu
yağmalana yağmalana geldim de işte
ömürdü azığım... sermayem yürek
taşlandım sokaklarda ibreti alem için
sensiz gözlerimi saçtım karanlığa yıldızlardır şimdi
damıttığım düşlerim ekşiyip zehir oldu
yenilgilerden geldim-yorgunum ellerin yok
ve zaman
ve rüzgar
gel gayri gel
yaşamak seninle başlar
adnan durmaz,bilirsin aşk da serseri,art yay,ank,2003
Commenti 0
Cancella commento
Eliminare commento e risposte